ülke tanımı
Ülke kavramı, kuşkusuz sadece coğrafi veya politik konularla değil, aynı zamanda her sosyal grubun duygusal yönleriyle, kimliğiyle ve anlamıyla da ilgili olduğu için insanoğlunun yarattığı en güzel ve karmaşık kavramlardan biridir aidiyet. Ülkeye göre, belirli bir nüfus grubunu ve doğal kaynakları kapsayan coğrafi olarak sınırlandırılmış bölgeyi anlıyoruz. Bu anlamda bir ülkenin parçası olan nüfus, o ülkeyi gezegende eşsiz bir bölge haline getiren kültürel, politik ve sosyal unsurları paylaşmaktadır.
Ülke esas olarak coğrafi düzeyde sınırlandırılmıştır, yani fiziksel ve bölgesel sınırları az ya da çok net olarak belirtilmiştir (birçok durumda bu konular etrafında farklı popülasyonlar arasında çatışmalar çıkmasına rağmen). Bu anlamda, siyasi bağımlılıklar, özerk topluluklar, bağımsız bölgeler vb. Gibi başka biçimler de olsa da, ülkenin en yaygın olduğu ve Dünya gezegeninin bölgelerini sınırlamak için yaygın olarak kullanıldığı not edilebilir. Genel olarak ve coğrafi düzeyde, bir ülke, yine de merkezi bir siyasi güce yanıt veren çeşitli az ya da çok özerk bölgeleri kapsayan alandır.
Bir ülkenin kurulması aynı zamanda kültür, kimlik ve belirli bir toplumun deneyimleriyle ilgili konularla da ilgilidir. Bu nedenle, bir ülkenin kültürel ve deneyimsel ürünleri, bu nüfusların yüzyıllardır varoluşlarının yanı sıra yaşam tarzlarının, inançlarının, değerlerinin ve günlük faaliyetlerinin sonucu olduğundan özellikle benzersiz ve tekrarlanamaz.
Öte yandan ülke kavramı, Devlet ve Millet kavramı ile ilgilidir. İlk olarak, Devlet, ülkenin siyasi temsilidir, tüm sakinlerin rızaya dayalı ve barışçıl bir şekilde karşılık vermesi gereken üst kurumdur. Millet, coğrafi veya askeri konularda insanları birleştiren aidiyet ve kimlik duygusu olduğu için ülke ile ilişkilidir.
Mevcut küreselleşme süreci, normalde her ülkenin alanını sınırlandırmaya hizmet eden coğrafi, ekonomik, politik ve kültürel sınırların düşüşünü varsaydığı için, şüphesiz ülke kavramını dönüştürmüştür. Ülke kavramının karakteristik unsurları henüz ortadan kalkmamış olsa da, entegrasyon ve sınırsız iletişime yönelik eğilim giderek durdurulamaz hale geliyor.