felaketin tanımı

Bir felaket, yıkıcı sonuçların eşlik ettiği çok büyük bir olaydır. Felaket terimi iki farklı bağlamda kullanılmaktadır. Bir yandan jeoloji alanına ait bilimsel bir teori, diğer yandan kişisel bir tutumdur.

Felaket teorisi

19. yüzyılda Fransız bilim adamı Georges Cuvier, ister sel, ister buzullaşma, iklim değişiklikleri veya diğer dönüşümler olsun, doğadaki değişikliklerin bir tür felaketin bir sonucu olarak meydana geldiğini savundu.

Büyük etkiye sahip bu doğal fenomenler, türlerin neslinin tükenmesi, göçler vb. Gibi sonuçlar doğurur. Bu teori, fosil kalıntılarının karşılaştırılması gibi bilimsel gözlemlere dayanıyordu. Aynı zamanda, felaket teorisi Hristiyan görüşüne karşıydı, çünkü İncil'e göre, büyük felaketler ilahi müdahaleyle üretilir.

Jeologlar, Cuvier tarafından yürütülen çalışmalara dayanarak, yeryüzünün katmanlarını analiz ettiler ve zaman içinde meydana gelen dönüşüm süreçleri ilerici ve tekdüze olduğu için felaket tezinin yanlış olduğunu düşündüler. Bu nedenle, felaketçilik ve tekdüzelikçilik, jeolojik dönüşümlerin nasıl gerçekleştiğini açıklamaya çalışan iki karşıt teoridir.

Başka bir deyişle, her iki teori de Dünya tarihinin nasıl olduğunu açıklar.

20. yüzyılda yeni bir paradigma gelişti, neocatastrophism. Bu yeni vizyon, önceki ikisinin bir sentezidir, çünkü felaket olayları ile tekdüze bir jeolojik dönüşüm süreci arasındaki etkileşimden karasal evrimi açıklar.

Kaderci bir tutum

Birisi her şeyin ters gideceğine inanıyorsa veya herhangi bir anda insanlığı tehlikeye atan trajik bir fenomenin meydana gelebileceğini düşünüyorsa, o kişinin felaket olduğu söylenebilir. Bu tür bir fikrin rasyonel bir temeli yoktur, sadece hayatı anlamanın bir yoludur. Felaketin bir doz kadercilik ve karamsarlık içerdiği söylenebilir. Bu anlamda, canlı ve iyimser birey, felaketçinin antitezidir.

Son olarak, bazı dini grupların ve sözde bilimsel akımların, az çok yakın bir gelecekte insanlığın gidişatını değiştirecek büyük felaketlerin meydana geleceğini doğruladıkları belirtilmelidir. Milyonlarca insanın ölümü bulaşıcı bir hastalığın mantıksal sonucu olarak değil, ilahi bir ceza olarak açıklandığından, Orta Çağ'da, özellikle 1348 Kara Veba sırasında, kıyamet vizyonları çok popülerdi.

Fotoğraf: Fotolia - Jurgen Falchle


$config[zx-auto] not found$config[zx-overlay] not found