sosyal gerçekliğin tanımı
İnsan toplum içinde yaşar, somut bir bağlamın parçasıdır ve çevrenin etkisi de bireysel konu üzerinde dikkate değer bir iz bırakır.
Bu sosyal doku, belirli bir çevrenin kültürünü tanımlayan ilkelere, geleneklere ve normlara dayanan kendi varlığına sahip bir gerçekliği gösterir. Tüm insanlar belirli bir sosyal gerçeklikte yaşar, sürekli etkileşim içinde olduğumuz bir çevrenin parçasıyız.
Kalıcı etkileşimin olduğu dinamik bir gerçeklik
Bu sosyal gerçeklik, halkların tarihsel evriminin gösterdiği gibi, statik değil dinamiktir. Sosyal gerçeklik, bütünün ve parçanın (sistem ve belirli bireyin) sürekli etkisini gösterir. Bu sosyal gerçeklikte, birbirleriyle ilişki kuran bireyler arasında sürekli bir etkileşim vardır.
Kendisi ve ötekilik arasındaki ilişki
Kendisi ve ötekilik (benlik ve diğerleri) arasındaki sürekli bağlantıdan doğan bir ilişki. Sosyal gerçeklikte, tüm bireylerin diğerine kayıtsızlığın büyük bir şehrin aşırı kalabalıklaşmasının bir sonucu olarak o sosyal gerçekliğin yaşam tarzını oluşturduğu bir sistemin parçası olduğu büyük bir şehirde var olan gerçekliğin gösterdiği gibi anonimlik de vardır.
İnsanın sosyal gerçekliğinin iletişim kapasitesi, insanların sosyal bir arada varoluşunu anlamaya yardımcı olduğu için dil, bir sosyal gerçekliğin en önemli noktalarından biridir. Sosyal gerçeklik aynı zamanda söz konusu toplumun iyiliği için bir hizmet sunmayı amaçlayan kurumların yaratılmasına da yol açar. Bu kurumlar aynı zamanda örgütün sosyal bir arada yaşamasını teşvik etmeye de izin verir.
Sosyoloji sosyal gerçekliği inceler
İyi bir refah sistemine sahip gelişmiş bir topluluğun sosyal gerçekliği, refahın adil bir şekilde dağıtılmasıyla işaretlenir. Aksine, birçok sosyal eşitsizliğin olduğu sosyal gerçeklikler de vardır.
Sosyoloji, sosyal gerçekliği nesnel olarak inceleyen bilimdir. Sosyal olayları tarihsel-kültürel bağlamda inceleyen bir bilim.